Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül Partisi’nin genel merkezinde yaptığı haftalık basın değerlendirmesinde hem çağrıda bulundu hem hükümeti eleştirdi.
Zafer Bayramının 100. yılını kutlayacağız. Diyen Sarıgül “Bağımsızlık benim karakterimdir,”
diyen atamızın izinden giden bir parti olarak “Malazgirt’ten Kocatepe’ye tam bağımsız Türkiye” diyoruz. Tam bağımsız Türkiye için ekonomik milliyetçilik yapıyoruz.
Türkiye Değişim Partisi olarak, yabancı başkentlerden icazet almıyor, bu toprakların türküsünü söylüyoruz.dedi.
TOPLUMSAL BARIŞ AFFI
Sarıgül “Ülkemizde bir kardeşlik havası essin istiyoruz. Geçmişi geride bırakalım, temiz ve yeni bir sayfa açalım, diye çalışıyoruz. Bu amaçla, bir toplumsal barış affı
çıkarmak için uğraşıyoruz.
9 Nisan’dan bu yana bu konuda büyük bir mesafe kat ettiğimizi görüyorum.
Siyasi partileri daha cesur olmaya çağırıyorum.
Bugün bir kez daha diyorum ki “Gelin hep birlikte toplumsal barış affı çıkaralım”
Türkiye’min vicdanına sesleniyorum: “Affet Türkiye’m!” diyorum.
DÜN AHMET KAYA’YA ATILAN ÇATAL, BUGÜN GÜLŞEN’E ATILDI
Türkiye bir yandan geçim sıkıntısı çekiyor. Bir yandan baskıcı, yasakçı bir atmosfer içinde yaşıyor.
Müzik yapmak yasaklanıyor, konserler yasaklanıyor, diploma törenleri yasaklanıyor. Sanatçılar hapse atılıyor.
Bir sanatçı hoşunuza gitmiyorsa, sizi rahatsız ediyorsa, seyretmezsiniz, dinlemezsiniz ya da okumazsınız. Cezası odur. Hapse atmanın izahı var mı?
GÜLŞEN DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR
Eğer adalet varsa, eğer hukuk varsa, Gülşen derhal serbest bırakılmalıdır.
Güç bizim elimize geçti, istediğimizi yaparız derseniz, toplumun vicdanı devreye girer, kaybeden siz olursunuz… 13 binlik fark 800 bin olur.
Bu olay sadece Gülşen olayı değildir. Bu haksızlığa, adaletsizliğe ve insafsızlığa
karşı çıkmaktır.
Bir ülkede birlik ve beraberliği sağlamak ilk önce devleti yönetenlere düşer.
Maalesef iktidar, devletin gücünü ve ellerindeki bilgileri husumet yaratmak için kullanıyor. İktidarlarını sürdürmek için husumetten medet umuyor. Başarısızlıklarını böyle örtmeye çalışıyorlar ama merhum Demirel’in dediği gibi
“İktidarları yıkan tenceredir”
TOPLUM ARTIK KONUŞMA DEĞİL, ÇÖZÜM İSTİYOR
Peki, Türkiye bu haldeyken, düzenin diğer partileri ne yapıyor? Masalarda toplanıyor, kimsenin itiraz etmeyeceği metinler yayınlıyor.
Ama şunu unutuyorlar. Toplum artık konuşma değil, çözüm istiyor, sonuç istiyor. Sonuç yoksa halk sonuç alacak yolları açmasını bilir. Çözüm göremezse kendi çözümünü bulur.
Ülkeyi yönetenlere göre ekonomide çok iyi durumdayız.
Gemiler, uçaklar, kamyonlar, mal taşımaya yetişemiyormuş. Turizmde başarılı sezon geçiriyormuşuz. Doğrudur. Gemiler uçaklar mal taşıyor, taşımasına da Hüseyin’e, İbrahim’e, Meryem’e değil, Hans’a, Dimitri’ye, Mary’e taşıyor.
Bir İngiliz vatandaşı, uçak bileti ve gece konaklama dâhil, 250 sterline bir hafta tatil yapıyor.
BARDAKLA SIVI YAĞ, KAŞIKLA SALÇA SATILIYOR
Bulgarlar Edirne’de, Gürcüler Artvin’de, İranlılar Van’da ne bulsa alıyor.
Bizim mahalle bakkalı da Türklere, bardakla sıvı yağ, kaşıkla salça satıyor.
Bir yandan “ekonomi çok iyi” diyorlar. Öte yandan, “2 bin lira borcunu ödeyemediği için icralık olan 5 milyon ailenin borçlarını kapatacağız” diyorlar.
Bir ülkede, 2 bin lira borcunu ödeyemediği için 5 milyon aile icralık olmuşsa,
ekonominin çok iyi olduğunu ancak benim külahıma anlatırsınız.
ÖĞRENCİLERİMİZİ YURTSUZ BIRAKMAYIN
Üniversite öğrencilerinin barınma sorununu aylardır gündeme getiriyoruz.
Bugün bir kez daha yetkililere sesleniyorum.
Boş duran AVM’leri, ofis olarak inşa edilen binaları, kamu misafirhanelerini varsa lojmanları yurt olarak kullanın. Otel ve pansiyonları kiralayın. Özel yurtlarla anlaşın. Her önlemi alın. Öğrencilerimizi yurtsuz bırakmayın.
Aksi takdirde öğrenciler barınma sorunu yaşayacaklar. Siz de barınamıyoruz demeyi yasaklayacaksınız…
Ama o şunu bilin ki o gençlerin yanında ben olacağım.
Kredi Yurtlar Kurumunun adını “Öğrenci Konaklama Merkezi” olarak değiştireceğiz. Yurt sorununu bitireceğiz. Yurt ücreti, öğrenim ve katkı kredisini kaldıracağız. Karşılıksız burs vereceğiz. Mülakatı kaldıracağız.
Kırtasiye malzemeleri, bilgisayar ve internette vergiyi sıfırlayacağız.
Gençlerimiz, ilk evlerini ve otomobillerini ÖTV’siz alacak.
Gençler, özgürce hesap soracak, korkmadan yazacak ve konuşacaklar.
Hiç kimse gençlerimizin yaşam tarzına, kıyafetine karışamayacak.
Gençlerimizi başka ülkelere gitmek zorunda bırakmayacağız.
Gençlerimiz her şeyin en iyisini hak ediyor.
GENÇLERİMİZİ GÜZEL BİR DÜNYANIN HABERCİSİ OLARAK GÖRÜYORUM
Onurlu bir yaşam sürme isteklerine, haksızlığa isyanlarına, çevre ve hayvan haklarına gösterdikleri duyarlılığa hayran oluyorum.
Brezilya’dan gelen asbestli geminin karasularımıza girmesine izin verilmediyse,
bu gençlerin sayesinde olmuştur.
TDP olarak, çevre konusunda duyarlı olmaya devam edeceğiz.
HİÇ KİMSE UMUDUNU YİTİRMESİN
Tedirgin, gergin, mutsuz yaşayan, geçim sıkıntısı çeken bütün yurttaşlarıma
buradan sesleniyorum.
Hiç kimse umudunu yitirmesin.
Atan bir kalp varsa, umut vardır. Çarpan bir yürek varsa, umut vardır.
Türkiye Değişim Partisi, Türkiye için atan bir kalp, millet için çarpan bir yürektir.
Türkiye Değişim Partisi, adamı olanların değil, garibanların, mağrurların değil, mağdurların partisidir.
Milletten aldıkları vergiyle, millete afra tafra yapanların, devletten aldıkları yardımlarla, millete tepeden bakanların hegemonyasına, elitlerin egemenliğine son vereceğiz.
Siyaseti halk için, ekonomiyi halk için, devleti halk için çalışır hale getireceğiz.
Ekonomik milliyetçilik ve 5T formülüyle ülkemizi şahlandıracağız.
Edirne’den Hakkâri’ye, zengin ve bereketli bir vatan sofrası kuracağız.
Bu sofrada 84 kişinin değil, 84 milyonun karnı doyacak.