DEGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Urhan, 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada ihracat, ithalat ve istihdamda yaşanan düşüşü değerlendirdi. Bölgedeki ihracat ve sanayi yapısının önemli ölçüde tekstil ve demir çelik sektörlerine bağlı olduğunu söyleyen Urhan, “Deprem bölgesinde sanayi temelli bir daralma var. İş gücü eksikliği, altyapı ve finansmana erişim sorunları nedeniyle de milli gelir düzeyi ve ihracatta deprem öncesindeki seviyeye ancak 2026 yılı itibarıyla yeniden ulaşılacağını öngörüyoruz” dedi. Urhan, bölgede üretim ve ihracatın desteklenmesi gerektiğini, yatırımların artması için ise vergi indirimleri ve ertelemelerine ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
6 Şubat 2024 / Denizli – Denizli Genç İş İnsanları Derneği (DEGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Urhan, 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin yıl dönümü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Deprem felaketinin bölgedeki üretim, ihracat ve istihdama etkileri hakkında bilgi veren Urhan, ihtiyaç ve beklentilere yönelik çözüm önerilerini de paylaştı.
Depremde hayatını kaybedenleri anan Urhan, “Ülkemizin yaşadığı bu en büyük afette hayatını kaybeden vatandaşlarımızı anıyor, ailelerine baş sağlığı ve sabır diliyorum. Bu büyük felaket karşısında yaraların bir an evvel sarılabilmesi için ülkemizin dört bir yanından insanımız canla başla bölgeye yardım eli uzattı. DEGİAD olarak biz de bölgede sürdürülebilir yaşam merkezleri kurulması ve depremzedelerin barınma ihtiyacına bir nebze olsun destek olunması adına bir Konteyner Bağış Kampanyası düzenledik. Bu kampanyamıza sadece üyelerimiz değil, ülkemizin dört bir yanındaki ve hatta yurt dışındaki hayırseverler de büyük ilgi gösterdi ve neticesinde 7.017.294,74 TL tutarında toplanan bağış 101 adet yaşam konteyneri olarak bizim tarafımızdan deprem bölgesine ulaştırıldı.” dedi.
Benzer felaketlerin bir daha yaşanmaması adına bilimsel verilere dayanan politikaların ve hukuki düzenlemelerin etkili biçimde uygulanması gerektiğini vurgulayan Urhan, “Başta bizleri yönetenlerin ve milletimizin bu son felaketten gereken dersi almış olduklarını ümit ediyorum” dedi.
“Üretimin kaleleri yıkıldı, istihdam yüzde 20 azaldı”
Depremin ekonomik etkileri hakkında bilgi veren Urhan, “Deprem felaketi, üretimin kaleleri olan fabrikaların yıkılmasına, makinelerin zarar görmesine neden olurken altyapı ve üstyapı gibi ulaşımda yaşanan aksaklıklar da tedarik zincirlerinin kırılmasına yol açtı. Tüm bunlar deprem bölgesinin üretimini ve ihracat gücünü olumsuz etkiledi. Ülkemizde 2023 yılı ihracat hacmi, bir önceki yıla oranla yüzde 0,6 artarken deprem bölgesinde ise yaklaşık yüzde 13 daralma yaşandı. Bu da bölge ihracatında yaklaşık 2,8 milyar dolarlık kayıp yaşadığımız anlamına geliyor. Öte yandan aynı dönemde ülke genelinde ithalat hacmi yüzde 0,5 artarken deprem bölgesinde yaklaşık 5,4 milyar dolara denk gelen yüzde 23’lük daralma oldu. Bölgedeki ihracat ve sanayi yapısı önemli ölçüde tekstil ve demir-çelik sektörlerine bağlı. Bu anlamda deprem bölgesinde sanayi temelli bir daralma olduğunu; iş gücü eksikliği, altyapı ve finansmana erişim sorunları nedeniyle de milli gelir düzeyi ve ihracatta deprem öncesindeki seviyeye ancak 2026 yılı itibarıyla yeniden ulaşılacağını öngörüyoruz” diye konuştu.
“Öncelikli olarak barınma ve istihdam sorunu giderilmeli”
Depremden sonra geçen bir yılda bölgedeki ücretli çalışan sayısının yüzde 20 civarında azaldığını ifade eden Urhan, çalışanların bölgeye dönmemelerindeki başlıca sebeplerin barınma, sağlık ve eğitim hizmetlerindeki aksaklıklar olduğunu kaydetti. Öncelikli olarak barınma ve istihdam sorunun giderilmesi gerektiğini vurgulayan Urhan şöyle devam etti; “Kalıcı konutların tesliminin 2026’ya kadar uzayacak olması, geçici barınma ve yaşam alanlarının üretimi destekleyecek şekilde planlanmasını gerekli kılıyor. Öte yandan bölgedeki illerimizde yatırım iştahını artırmak ve işletmelerimizi rahatlatmak için vergi indirimleri ile ertelemelere ihtiyaç duyuluyor. Yeşil dönüşüm ve temiz enerji yatırımları için özel bir planlama yapılması da bölgesel ve makroekonomik açıdan deprem bölgelerimizdeki kentlerimizin direncini artıracaktır. Biz bu noktada DEGİAD olarak ‘Fabrika Yapan TOKİ’ modelini ısrarla savunuyoruz. Böylece kısıtlı sermaye ile iş yapan KOBİ’ler, sermayelerini makine ve işletmeleri için kullanarak daha verimli ve kaliteli üretim yapabilir, ikiz dönüşümün desteğiyle girişimlerinin başarılı olma şansını artırabilirler.”
“Türkiye’ye en az üç tane Marmara Bölgesi gerekiyor”
DEGİAD Başkanı Urhan, olası İstanbul depreminin ülke ekonomisine vereceği zarara da dikkat çekerek, “Türkiye’ye en az üç tane Marmara Bölgesi gerekiyor. Özellikle yüksek deprem riskine sahip İstanbul, tek başına milli gelirin yüzde 31’ini üretirken, tahsil edilen verginin de yüzde 45’ini ödüyor. İhracatın yaklaşık üçte ikisi Marmara bölgesinden, 2022 yılı büyümemizin yarısı ise sadece İstanbul’dan geldi. Bu tablo, olası İstanbul depreminin ekonomimize vereceği zararı ortaya koyuyor. Bu riski kamu, özel sektör, STK ve yerel yönetim iş birliği ile ortadan kaldırmamız, ülkemiz için beka meselesidir” açıklamasında bulundu.