HABER/ DENİZ DOĞAN
AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı her ay düzenlediği gündem toplantılarını yineledi.
Toplantıya, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Nail Kocabaş, İl Yerel Yönetimler Başkanı Tansu Kaya, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, İl Tanıtım ve Medya Başkanı Safa Narlı, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız, İl Yönetim Kurulu üyesi Hasan Çölmekçi, İl Gençlik Kolları Başkanı Recep Tayyip Taslak katıldı.
Basın mensuplarına 3 maddede topladıkları konulara değinen Saygılı İzmir Büyükşehir belediyesini Körfez kirliliği konusunda adeta topa tuttu.
Saygılı konuş.masında şunları söyledi “Sözlerimin hemen başında, son günlerde milletimizi derinden sarsan iki genç kızımızın cinayete kurban gittiği elim hadiseye değinmek istiyorum.
Dünyalar güzeli evlatlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
İnsana ve özelde kadına yönelik şiddetin her türlüsünü reddediyor, bu yönteme başvuran insan müsveddelerini de lanetliyorum.
Rabbim, melek kızlarımızın mekanını cennet eylesin.
Saygılı: İsrail, işgalci bir suç çetesidir.
Sözlerimin hemen başında, yasama yılı üçüncü dönem açılışında önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hususiyetle üzerinde durduğu İsrail meselesine değinmek istiyorum diyen Saygılı “İsrail, küresel barış ve huzurun gemisine her gün yeni bir gedik açmaktadır.
Bu hain emellerle hareket eden katil şebekesi, işgalci Siyonist kafa Ortadoğu başta olmak üzere tüm yerküreyi bir ateş çemberinin içine almak istemektedir.
Ama unutulmasın ki ateş çemberinin içinde kalan her akrep gibi İsrail de kendi sonunu hazırlamakta, bu eylemleriyle sonun başlangıcına davetiye çıkarmaktadır.
İsrail, işgalci bir suç çetesidir.
İsrail, gözü dönmüş canilerin yönettiği bir kriminal kara parçasıdır.
İsrail, kadın, çocuk, yaşlı demeden masum siviller ölüm kusan bir zulüm mekanizmasıdır.
Bu mekanizma bugün Lübnan’da cinayetlerine devam etmektedir.
Bu psikopat eylemler, lanetle kınıyorum.
Ve elbet İsrail’in yok olacağı günün umudu ve inancıyla Filistin ve Lübnan olmak üzere İsrail’e karşı direnen tüm milletleri İzmir’den selamlıyorum.
Beşeriyetin sus pus olduğu…
Müslümanlar adeta bir ölüm mengenesine kıstırılırken batı medeniyetinin başını çevirdiği…
Uluslararası kurum ve kuruluşların masum ve mazlumlara sırtını döndüğü…
Vicdanın lâl, hakkı haykıracak ağızların mühürlü, hakikate bakan gözlerin kör taklidi yaptığı tarihin bu utanç sayfasında; BMGK toplantısında İsrail heyeti ve onun yardakçılarının yüzlerine hakkı, hakikati ve merhameti haykıran Cumhurbaşkanımızla gurur duyuyorum.
Onun yol ve dava arkadaşı olmakla iftihar ediyorum.
Gündem İzmir’in yerel ölçekli en önemli konusu Körfez’deki çevre krizi!
Körfez’deki çevre felaketini, taşıdığı riskleri hep birlikte değerlendirdik, tartıştık.
Bakınız; her yerde eylem yapan birçok hayvansever, körfezdeki toplu balık ölümlerine ses çıkardı mı?
Bunu, iki sokak köpeğini sahiplenmiş bir gerçek hayvansever olarak soruyorum.
İzmir’in doğası, denizi, deniz canlıları İZBB’nin bu vurdumduymazlığı, iş bilmezliği, sorumsuzluğu ve ihmalkarlığı yüzünden katlolurken hayvanseverler ne yapıyordu?
Neden bir eylem, bir farkındalık protestosu yapmadılar?
Biz ise, bu felaket geliyor diyerek bu konuyla ilgili önceki İZBB yönetimini sayısız kere uyardık.
Çiğli Arıtma Tesisi’nin 4. Fazını devreye sokun diye diye dilimizde tüy bitti.
Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi’ndeki 4. fazın 9 yıldır bitirilememiş olmasının İzmir Körfezi’ni her geçen gün daha da kirlettiğini defalarca söyledik.
Körfeze akan ve temizlenmeyen derelerin körfezi kirlettiğini defalarca dile getirdik.
Ancak bu uyarılar karşısında belediyeden gelen tek yanıt, sessizlik oldu.
Bilim insanlarının dahi “Son 25 yılın en kirli dönemi” olarak nitelendirdiği bu süreçte, CHP’li belediyenin başarısız çevre yönetimi İzmir Körfezi’ni adeta bir zehir çukuruna çevirdi.
Ama önceki İzmir Büyükşehir Belediye yönetimi ipe un sere sere, ayağını sürüye sürüye İzmir’i bugünkü felaketle karşı karşıya bıraktı.
Bunun üzerine İzmir için hayra motor, şerre fren olacağız diyerek; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız İzmir’e geldi yerinde inceledi. Bakanımız buradayken, Körfez’e kıyısı olan İlçe Belediye Başkanları davet edildi. Ancak sadece 2 tane Belediye Başkanı katıldı, diğerleri katılmadı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız ile görüşme talebinde bulunan, uzattığım eli tutana kadar bekleyeceğim diyen İZBB Başkanı Sayın Cemil Tugay’ı Sayın Bakanımızla bir araya getirdik. Bilim insanları ile oluşturulan Bilim Kurulu çalışma yaptı ve bir rapor ortaya çıktı. Bilimin ışığında, Körfez kirliliğinin karasal olduğu ortaya kondu. Körfez’e temiz suyun girmesi gerektiği belirlendi.
2016’da imzalanmış protokol noktasında, Bakanlık bugüne kadar 600 bin metreküp temizlik yaptı. Navigasyon kanalını hızlandırıyoruz. Şu an kapasiteyi arttırdık, bakanlık acil bir şekilde ÇED ile birlikte Kasım yada Aralık ayında, navigasyon kanalı ile ilgili taramaya başlıyor. Biz siyaset üstü yaklaştık, yaklaşmaya devam edeceğiz. Biz üzerimizi düşeni yapıyoruz.
Bilim Kurulu’nun hazırladığı 15 maddeyi tek tek inceledim. 15 maddelik bir raporda, 13 tanesi Büyükşehir’in sorumluluğu ile ilgili. Bugünden itibaren bakanlıkların sorumlusu olduğu alanları takibe başlıyorum. Ama bugünden itibaren İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de sorumlusu olduğu alanların geçmişte olduğu gibi yapılıp yapılmadığını takip etmeye devam edeceğim.
Körfez kirliliğinin temizlenmesi konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bugüne kadar koyduğu iradenin bir işe yaramadığı ortada ve hepimiz gördük. Körfezin ana kirliliğinin karasal olduğunu, evsel atık olduğunu ve bununla ilgili Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin kapasitesinin yetersiz olduğunu bir kez daha Bilim Kurulu ortaya koymuştur. Bundan da kimsenin kaçma şansı yoktur. Bunun da en temel örneği birinci madde. Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin yetersizliği! Bu tesisin şuan çevre faaliyet belgesi bile yok. Yılda 102 milyon TL elektrik tasarrufu alması gerekirken, devletten teşvik almasına engel oluyor.
Yani enerji teşviği bile alamıyor.
Oradaki Sürekli Atıksu İzleme Sistemleri’ni (SAİS) her gün düzenli, standartlara uygun deşarj ettiğini belgelemesi lazım, belgeleyemediği için sistem kapalı.
Bundan dolayı da ceza yemiş durumdalar.
‘’Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinesinde kamu kurum ve kuruluşları üniversite ve STK’lar, İzmir Körfezi’nin korunması, su verimliliği, deniz çöpleri vb. konularda farkındalığın artırılması amacıyla sürekli eğitim programları yürütecek.’’
Körfez 25 yıldır o kadar kötü yönetildi ki çöplük haline geldi.
Vatandaşlarımız artık buraya çöp atmayı normal görür hale geldi.
O yüzden 15. maddeyi önemsiyoruz.
Bir taraftan belediye bir taraftan kamu kurumları görevler üstlenirken ben de dahil tüm İzmirliler bu körfezi çöp olarak görmekten çıkarıp koruyalım.
Tüm İzmirli hemşehrilerimden bu hassasiyeti bekliyorum.
Herkesin görevini yapma günü gelmiştir.
Sivil Toplum Kuruluşları, İş Dünyası, Siyaset Kurumları, Bakanlıklar…
Ümit ediyorum ki başta İZBB olmak üzere tüm paydaşlar görevlerini en iyi şekilde yapar ve İzmir Körfezi artık eski mavi günlerine döner.
Üyelerden yaklaşık 1 bucuk tl para aldığını söylüyor. Günün sonunda bunuda maalesef 3. 1 ortada milyarları bulan kayıp var.
CHP yönetimi bu baceriksiz kabul edilemez. CHP genel merkezi neden vir aksiyon almıyor. Neden bir kez olsun sorumlaları beşrlemek için soruşturma belirtmiyor. İzmir b
Yülkşehir belediyesi cemil Tugay’a kadar 30 binn konut para topkadılar 3 bin vatanfdaşı madur ettiler.