Çok bilenden uyuz olunur, Bildiklerini dile getirenden uzak durulur,
Hatta bildiklerini dile getirip bide tarihe not düşülsün diye böyle köşelerinde paylaşılanlardan ne yapılır zamanla görüp hep beraber yaşayacağız.
Özellikle Siyaset yapan sivil toplum kuruluşu ve derneklerde yöneticilik yapan kişilerin asli görevi nasıl seçmenlerine veya üyelerine hizmet etmek, hesap vermek ise kamuoyu tepkisini veya basını takip edip halkın sesine kulak vermenin de o derece görevleri olduğunu düşünüyorum.
Yazılan güzel şeyleri bulup paylaşmak nasıl keyif veriyorsa; yazılan olumsuz eleştirilere de kulak verip, eleştiride hata varsa doğrusunu halka ulaştırmak için cevap vermek de bir o kadar erdemlik, hatta eleştiriyi kabul edip doğruysa da o durumu düzeltmek çok büyük hizmettir.
Yani şimdiye kadar zamanla isimlerinden de onurla bahsedeceğim Efes Selçuk’ta taşın altına elini koymuş, fikrini açık yüreklilikle dile getirmiş, kaleme almış yüzlerce yazar abilerimin ve ablalarımın yazdıklarını, yazacaklarınıda dikkate alıp ‘övüldüğünüzü gördüğünüz, beğendiğiniz yazılarda yeni moda “alıntı” yapıp kendi sosyal medya sayfalarınızda yayımladığınız gibi hoşunuza gitmeyen konularda da baygın taklidi yapmanızı asla kabul etmem.
Köşe yazılarını ve haberleri görmedim, okumadım gibi bahanelere asla inanmıyorum.
Bizler nasıl kendi adımızla mertçe eleştirmeyi veya alkışlamayı biliyorsak sizlerde eleştirildiğinizde iyi yada kötü cevap vermeyi bilmek durumundasınız..
Ee atasözü bile var ” dondurma tatlı külah acı” ama ikisi bir yenince alıyorsun tadı…
Övülünce nasıl dikkate alıyorsanız karşınızdakini; eleştirildiğiniz zamanda dikkate aldığınızda asaletiniz ortaya çıkıyor.
Tabii baygın taklidi yapmadım bak demek içinde bizlerin, örneğin ‘HİZMET YOK! bu konuda ne diyorsunuz‘ eleştirimize konu dışı cevap verirseniz ne baygın taklidi yapmamış oluyorsunuz ne de bize cevap vermiş oluyorsunuz.
17 gün kaldı kutlu 1 Nisana.
Kimi için siyasi BAYRAM , kimi için siyasi HÜSRAN.
Ama 17 gün çok önemli hemde çok.
Tabiri caizse “filler tepişirken çimler ezilmemeli”. Ne fil olmalı nede çim….
Tüm adaylar sağ duyulu olmalı bu süreçte… ve varsa bir dertleri, sorunları meydan burda.
Birbirleriyle olan sorunları seviyeli ve düzeyli dil kullanarak, herkese örnek olacak şekilde çözümleyip, seçmene kendilerini seçmeleri için sadece projelerini anlatmalılar.
Taraftarını gaza getirip seçimi geren, kaos çıkarmak isteyen kesinlikle seçimi kaybettiğini anlayan taraf olacaktır.
Bence ORTAMI GEREN taraf imkansız ama seçimi kazansa bile siyasi sonunu hazırlayacaktır.
Fake hesaplara kimse aldırış göstermemeli, ortamı germelerine müsaade etmemek için bu hesapları herkes takipten çıkarmalı ve dikkate almamalıdırlar.
Herkesin yüreği varsa kendi ismi ve soyismi ile duygu düşüncelerini saygı çerçevesinde paylaşmaya davet etmek biz gazetecilerin böyle zamanlarda boynumuzun borcu olduğunu düşünüyorum; kaldı ki artık neredeyse tüm fake hesaplar deşifre olmuş durumda ve herkes bu fake hesapların kim olduğunu ve kime hizmet ettiğini biliyor.
Seçimde yarışan adayları destekleyen fake hesaplar yüzünden yaşanacak tüm olumsuzlukların hesabını destekledikleri adaylar verecek.
Hangi aday bildiği fake hesap varsa bunlara engel olmazsa bunun hesabını da kamu vicdanında ağır ödeyecektir.
Tüm adayların dışında bu kentte yaşayan ve yaşamaya devam edecek olan herkesten ricamdır.
Lütfen SİYASET İÇİN, ADAYLAR İÇİN birbirimizi kırmayalım incitmeyelim.
Bizler bu kentin sokaklarında büyüdük hep beraber.
Seçim bitecek kazanan Belediyeye çıkacak bildiğini okuyacak, kaybedense uzun süre ortalıkta gözükmeyecek..
Ama biz yine sokakta, pazarda, kahvede ve sporda yüz yüze bakacağız…
Bir seçim uğruna yarın pişman olacağımız hareketlerde bulunmayalım..
Sağduyu bu kentin karakteri olsun. Hepimiz kendimize yakışanı yapalım…