COP’un Yeşil Sağlık Hizmetleri ve Yeşil Tıp İçin Multidisipliner İşbirliği

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’nın (“Conference of the Parties”) 29. oturumu (COP29) bu yıl “Yeşil Dünya Dayanışma Yılı”nda Azerbaycan Cumhuriyeti’nde düzenlenecek. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ilgili Kararnamesi ile 2024 yılının “Yeşil Bir Dünya İçin Dayanışma Yılı” olarak ilan edilmesi de ülke açısından bir diğer önemli bi gelişme olarak değerlendiriliyor.
Bilimsel Cerrahi Merkezi’nin Bölüm Başkanı Akademisyen M.A.Topçubaşov yaptığı değerlendirmesi şu şekilde ”
1992’de Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrinde Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’na katılan devlet ve hükümet başkanları, hava emisyonlarında önemli azalmalar sağlayacak BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni kabul etti. Bu gerçekten tarihi bir karardı. Çünkü ilk kez çoğu devlet ve hükümet lideri, insanlığın ekonomik faaliyetlerini değiştirme ihtiyacını fark etmiş ve zararlı faaliyetleri sınırlamayı amaçlamıştır. Nihayet, aralık 2015’te Paris’te düzenlenen COP21’de, katılımcı ülkeler neredeyse oy birliğiyle yeni bir iklim anlaşmasını kabul etti. 2016 yılında Fas’ta düzenlenen COP22’de, iklim değişikliğini azaltmak ve insan etkilerini azaltmak amacıyla bu Anlaşmanın uygulanmasına yönelik kuralların geliştirilmesi amacıyla bir yol haritası kabul edildi. 200 ülke, oybirliğiyle kabul edilen ortak deklarasyonla İklim Anlaşması’na olan bağlılıklarını ve taahhütlerini yeniden teyit etti.
Kaderin ironisidir ki insan sağlığını geliştirmeyi ve hastalıkları tedavi etmeyi veya hafifletmeyi amaçlayan sağlık hizmetleri, iklim değişikliğine önemli katkıda bulunmaktadır. Yani sağlık hizmetleri atıklarının büyük kısmı enerji maliyetlerinden (% 50’den fazlası) geliyor. Bunların çoğu fosil yakıtlardan geliyor.
Uzmanlar genel tıbbi atığı 3 gruba ayırıyor:
1) doğrudan tıbbi kurumlardan çıkan atıklar – % 17;
2) ısıtma/soğutma sistemlerinde elektriğin alımından kaynaklanan dolaylı atıklar – %12;
3) atıkların çoğunluğu (% 71) sağlık hizmeti tedarik zinciriyle, yani tıbbi ürün/hizmetlerin üretimi, nakliyesi, kullanımı ve imhasıyla ilişkilidir.
İklim değişikliği ile insan sağlığındaki düşüş arasındaki bağlantının birçok bileşeni var. Fosil yakıtların kullanımı atmosferdeki CO2 miktarını (aynı zamanda CH4, N2O) artırır. Bu da sıcaklıkların ve deniz seviyelerinin yükselmesine, dolayısıyla sellere ve kuraklıklara yol açıyor.
İçme suyu kaynaklarında artan tuzluluk, yaygın orman yangınları, ozon tabakasının zarar görmesi, içme suyu kıtlığı, hava kirliliği, tarım ve çiftçilikte verimliliğin azalması, iklim değişikliği nedeniyle küresel toplumun karşı karşıya olduğu başlıca zorluklardır. Bunlardan insan sağlığına zarar veren ve hastalıklara yol açan birçok sonuç bulunmaktadır. Bu hastalıklar savunmasız insan gruplarını (çocuklar, yaşlılar, hamile kadınlar ve önceden mevcut rahatsızlıkları olan kişiler) orantısız bir şekilde etkilemektedir.
2015’te Kabul görülen yeni iklim anlaşması, küresel ortalama sıcaklıklardaki artışı sanayi öncesi seviyelere göre 2°C’nin çok altında tutmayı ve artışı 1,5°C ile sınırlamayı amaçlıyor.
Çünkü insanların refahı ve ülkelerin, sağlık sistemlerinin ve hükümetlerin istikrarı, değişen küresel iklimle etkileşimlerine bağlıdır.
Lancet’in Sürdürülebilir ve Yeşil Sağlık Hizmetleri İçin İklim Değişikliğine Karşı Mücadelesi.
İklim Anlaşması tarafından kurulan uluslararası çok disiplinli işbirliği olan Lancet (The Lancet Countdown), iklim değişikliğinin bir sonucu olarak değişen sağlık profillerini izlemeyi ve dünya çapındaki hükümetlerin taahhütlerinin uygulanmasına ilişkin bağımsız bir değerlendirme sağlamayı amaçlıyor. Lancet’e göre iklim değişikliği 21. yüzyılın en büyük küresel sağlık tehdididir. 2021 ve 2022’de aşırı iklim olayları her kıtayı kasıp kavurdu ve COVİD-19 salgınının etkileriyle başa çıkmada sağlık hizmetlerini daha da zorladı. Böylece Avustralya, Brezilya, Çin, Batı Avrupa, Malezya, Pakistan, Güney Afrika ve Güney Sudan’da sel baskınları, Kanada, ABD, Yunanistan, Cezayir, İtalya, İspanya ve Türkiye, Avustralya, Kanada, Hindistan, İtalya, Umman’da orman yangınları, Türkiye, Pakistan ve İngiltere dahil birçok ülkede rekor yüksek sıcaklıklar, yıkıma, can kaybına ve milyarlarca dolarlık ekonomik kayba neden oldu. İklim değişikliği aynı zamanda bulaşıcı hastalıkların yayılmasını da etkileyerek toplumları yeni hastalıkların ve bununla bağlantılı salgınların riskine maruz bırakıyor.
Lancet’in periyodik yayınlarından da görülebileceği gibi, küresel topluluğun karşı karşıya olduğu diğer ilgili krizler, iklim değişikliğinin sağlık ve insan sağlığı üzerindeki kötüleşen etkileriyle daha da kötüleşiyor. Dünya nüfusu, ilk savunma hattı olarak sağlık sistemlerine ve tıbbi hizmetlere giderek daha fazla güveniyor.
Ancak son yıllarda dünya çapındaki sağlık sistemleri, artan ekonomik maliyetler, enerji krizi ve tıbbi bakıma olan talebin artmasının yanı sıra, COVID-19 salgını nedeniyle de darbe aldı. Bu nedenle, sağlık sistemlerinin dayanıklılığını artırmak ve değişen iklimde ölüm ve hastalık artışlarını önlemek için acil küresel eylem çağrıları mevcuttur.
Sağlık Hizmetinde Yeşil Çözümlerin Modellenmesine Yönelik Yeşil Misyon Çerçevesi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık hizmetlerinde karbondan arınma ve çevrenin korunmasına yönelik yol haritasına göre, uluslararası düzeyde iklim anlaşmasına daha iyi uyum sağlamak için ülkeler, halklar ve toplumlar, sağlık hizmetleri atıklarının azaltılmasına yönelik en iyi uygulamaları paylaşmalı ve fikir üretmelidir.
Sağlık hizmetlerinde yeşil teknolojiler alanı sürekli gelişen bir grup yöntem ve materyali içermektedir: enerji üretim yöntemleri, doğrudan hasta bakımı, laboratuvar hizmetleri ve temizlik, yemek servisi, çöp toplama, yardımcı faaliyetlerden kaynaklanan enerji kullanımı vb. Örneğin, yeşil hastaneler ısıtma, soğutma ve sıcak su için jeotermal enerji gibi daha fazla yenilenebilir enerji kaynağı kullanacak şekilde tasarlanıyor. Burada jeotermal ısı pompaları dünyanın emdiği güneş enerjisini kullanır.
Yeşil tıptaki ilerlemeler sayesinde sağlık hizmeti sağlayıcıları, çevresel hedeflere ulaşmak ve giderek daha hızlı bir şekilde çevre dostu sağlık hizmetleri sunmak için diğer teknoloji uzmanlarıyla giderek daha fazla işbirliği yapıyor.
Son yıllarda yapılan gözlemler, COVİD-19 salgınının sağlık yatırımlarına hız verdiğini gösteriyor. Bu perspektiften bakıldığında sağlık ortamlarında istihdam fırsatları, yeşil ilkelerin teşviki ve uygulanmasına odaklanılarak yaratılmaktadır. Aynı zamanda, sağlık hizmetlerinin tüm yelpazesinde giderek daha fazla yeşil ve sürdürülebilirlik unsurlarının yaratıldığını ve geliştirildiğini görüyoruz.
Azerbaycan’da düzenlenecek COP29 ve yeşil sağlık hizmetlerinde küresel trendler. “Yeşil” terimi, yenilenebilir kaynakların kullanımı, çevrenin korunması ve insan haklarına ilişkin uygulamaları geliştirmek için kullanılmaktadır. Yeşil ekonomiye geçişin hâlâ uzun bir yolu olduğu sır değil, ancak bazı ülkeler ulusal yeşil kalkınma veya düşük karbon ekonomisi stratejilerini benimseyerek liderlik gösteriyor. Azerbaycan’ın bu ülkelerin ön saflarında aktif faaliyeti olduğu tartışılmaz bir gerçektir.
“Azerbaycan 2030: Sosyo-ekonomik kalkınma için ulusal öncelikler”, çevre dostu teknolojilerin kullanımı, atık geri dönüşümünün teşvik edilmesi ve kirlenmiş alanların restorasyonu ve “yeşil” teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılmasıyla ilgili spesifik görevleri içermektedir.
Azerbaycan, yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli yüksek olan ülkelerden biridir. Onun gelecek yıllara yönelik hedefi ise sera gazı miktarını 1990 yılına kıyasla 2030 yılına kadar % 35, 2050 yılına kadar ise % 40 oranında azaltmaktır. Azerbaycan’ın kurtarılmış topraklarında “yeşil enerji” bölgesinin oluşturulması, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 2024 yılını “Yeşil Dünya İçin Dayanışma Yılı” ilan etmesi ve diğer başarılar BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansının 29. oturumunun Azerbaycan’da düzenlenmesinin mantıksal temelidir.
Küresel Yeşil ve Sağlıklı Hastaneler programı, sağlık sektöründe sürdürülebilirliği ve çevre sağlığını iyileştirmeyi, böylece dünya çapında sağlık sistemlerini güçlendirmeye yönelik devam eden çabaları desteklemeyi amaçlıyor. Bu belge, daha fazla sürdürülebilirlik elde etmek ve daha iyi bir çevreye katkıda bulunmak için dünya çapındaki hastaneler ve sağlık sistemlerine yönelik kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır.
Yeşil Plan, gelecek nesillerin yaşam boyu sağlıklarını korumaya yardımcı olan, çevre üzerindeki insan etkilerini azaltan ve daha temiz, daha yeşil, daha sağlıklı ve daha eşitlikçi bir geleceğin önünü açan sürdürülebilir sağlık hizmetleri sunmaya kendini adamıştır.