Uşak’lı Ressam Bircan Demirtaş’tan Ata’ya Sonsuza Yükselen Adlı Tablo
Uşak’lı Ressam Bircan Deöirtaş Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Ölüm Yıldönümü münasebeti ile Çizdiği eseri Sanat Köşesinde sergiledi.

Bircan Demirtaşla bu haftaki sanat köşesinde “Sonsuza Yükselen” adlı tablo yer aldı. Bircan Demirtaş’ın güçlü soyut-geometrik bir anlatım diliyle oluşturduğu, biçimsel olarak sert ama duygusal olarak derin bir çalışmada. Eser, biçim, renk ve sembolizm açısından birkaç katmanda okunabilir. Eser, geometrik parçalanma ve dinamik üçgen formlar üzerinden kurulmuş bir yapıda olup, Bu keskin geometrik yüzeyler, izleyiciye hem bir hareket hissi hem de enerjik bir gerilim sunuyor.Demirtaş Tablo hakkında şöyle konuştu

Yüzeydeki kırmızı, siyah, beyaz alanlar keskin hatlarla ayrılır; bu, bir tür kristalize olmuş enerji patlaması izlenimi yaratır.
Biçimsel olarak tablo, soyut bir Türk bayrağını çağrıştırır: ay ve yıldız formu parçalanmış, yeniden inşa edilmiş gibidir. Bu parçalanma, aslında bir yeniden doğuşun veya sonsuz yükselişin simgesidir. Renk ve duygusal etki
kırmızı, tablonun temel rengidir tutkuyu, direnci ve yaşam enerjisini taşır. Siyah, bu enerjinin derinliğini ve dramatik gücünü vurgularken; beyaz, karanlık yüzeylerin arasından bir ışık ve umut kaynağı olarak öne çıkar. Bu renk kontrastı, esere hem millî hem de evrensel bir anlam yükler: karanlıktan çıkan ışık, bireysel ve toplumsal dirilişi simgeler. “Sonsuza Yükselen” ismi, tabloyu yalnızca görsel bir yapı olmaktan çıkarıp felsefi bir anlatıya dönüştürür. “Yükselme”, insan ruhunun, bir ulusun ya da bir değerin yıkımdan sonra yeniden doğuşunu ima eder.
“Sonsuz” ise bu yükselişin sürekli bir arayış olduğunu; tamamlanmayan ama sürekli devam eden bir enerjiyi anlatır. Bu bağlamda eser, hem bireysel bir ruh hâlinin hem de kolektif bir varoluşun simgesi olarak okunabilir. Eserde kübist bir yaklaşımın izleri görülür: biçimler kırılmış, yeniden düzenlenmiştir. Ancak bu, klasik Kübizm’in analitik tarafını değil, duygusal ve sembolik soyutlamayı hedefleyen bir yorumdur. Işığın kullanımı ve yüzeylerin keskin geometrisi, modern soyut ekspresyonizm ile millî sembolizmi bir araya getirir. “Sonsuza Yükselen”, sadece bir kompozisyon değil; bir varoluş manifestosu gibidir.
Renklerin ve biçimlerin çatışması içinde bir birlik yaratır; tıpkı zorluklar içinden doğan bir gücün görsel anlatımı gibi. Bu yönüyle eser, hem estetik hem de idealist bir güç taşır form, ışık ve renk aracılığıyla “sonsuzluğa” uzanan bir yükselişi simgeler. “Sonsuza Yükselen”
Bircan Demirtaş’ın “Sonsuza Yükselen” adlı eseri, soyut biçimler ve güçlü renk kontrastlarıyla Türk milletinin direnişini, birliğini ve sonsuz varoluş gücünü simgeleyen etkileyici bir kompozisyondur. Eserdeki kırmızı, yalnızca bir renk değil; vatan toprağının ve fedakârlığın simgesidir. Her fırça darbesinde, bu rengin taşıdığı tarihî anlam hissedilir. Beyaz ay ve yıldız, karanlığın içinden doğan bağımsızlık ışığını temsil eder. Bu iki sembol, geometrik formlar arasında yeniden şekillenirken, sanki Cumhuriyet’in yeniden inşa edilişini anlatır. Keskin çizgiler ve kırılmış yüzeyler, zorluklar karşısında parçalanmayan bir iradeyi çağrıştırır. Her açı, bir mücadele; her ışık geçişi, umut ve dirilişin ifadesidir.
Tablonun adı “Sonsuza Yükselen”, Türk bayrağının gökyüzünde dalgalanırken taşıdığı ölümsüzlük duygusunu soyut bir dilde yansıtır. Bu yönüyle eser, yalnızca bir estetik arayış değil; milli kimliğin, özgürlüğün ve dayanışmanın sanatsal bir manifestosudur. Bu eşsiz tablo siz sanatseverlerin beğenisine sunulmuştur.
