Yeni eğitim-öğretim yılı ekonomik kriz gölgesinde başlıyor; veliler kayıt parasından servise, kırtasiyeden beslenmeye kadar ağır bir yük altında.
HABER: GONCAGÜL KONAŞ

Türkiye’de yeni eğitim-öğretim yılı, derinleşen ekonomik kriz ve yüksek enflasyonun gölgesinde başlıyor. Veliler, kayıt parası, kırtasiye, servis ve beslenme giderleri nedeniyle çocuklarını okula göndermekte zorlanıyor. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, devlet okullarında dahi eğitim maliyetlerinin ailelerin sırtına yüklendiğini belirterek, “Eğitim artık tamamen ailenin cüzdanına bağlı hale geldi” dedi.
“Eğitim bir hak değil, ayrıcalık haline geldi”
Özbay, Türkiye’de eğitimin toplumsal eşitsizlikleri artıran bir noktaya sürüklendiğini vurguladı:
“Ülkemizde eğitim tam anlamıyla bir ayrıcalık haline dönüştü. Eğitim hakkı artık ailelerin cüzdanına bağlı. Cüzdanında ne kadar paran varsa, eğitimden de o kadar yararlanabiliyorsun.”
Kayıt parası yasağı kâğıt üzerinde kaldı
Devlet okullarında velilerden para talep edilmediği yönündeki resmi açıklamaların gerçeği yansıtmadığını ifade eden Özbay, şu sözlerle dikkat çekti:
“Adını kayıt parası olarak söylemiyorlar ama okul aile birlikleri üzerinden bağış toplanıyor. Bakan ‘yasak’ diyor ama herkes biliyor ki bu paralar alınıyor. Semte göre 5-10 bin lira istenirken, Ankara ve İstanbul’un merkezinde 100 bin, 150 bin liralar konuşuluyor. Bunlar devlet okulları.”
Defter masrafı 3 bin lirayı buluyor
Velilerin en çok zorlandığı kalemlerden birinin kırtasiye olduğunu söyleyen Özbay, “İlkokulda 6-7, ortaokul ve lisede 12-13 defter gerekiyor. Defter fiyatları 300-400 liraya çıktı. Sadece defter masrafı 2-3 bin lirayı geçiyor. En ucuzunu alsanız bile 1000 liradan aşağı düşmüyor” dedi.
Özbay, bu durumun çocuklar arasında eşitsizliği artırdığını belirterek, “Bir çocuğun önünde 300 liralık defter ve renkli kalemler, diğerinin önünde kalitesiz 50 liralık defter, tek bir kurşun kalem… Okullar çocuklara eşitsizliği hissettiren yerler haline geldi” diye konuştu.
Servis ücretleri maaşın yarısını götürüyor
Eğitime erişimin yalnızca masraflarla değil, ulaşım sorunuyla da sekteye uğradığını dile getiren Özbay, “En iyi okul en yakındaki okuldur. Ama şehir planlaması buna izin vermiyor. Okullar servislerle dolu. Servis ücretleri kısa mesafede 3-3,5 bin lira, uzun mesafede 7-8 bin lira. Asgari ücretli bir veli yalnızca ulaşım için maaşının yarısını vermek zorunda kalıyor” dedi.
“Bir tost 70 lira, beslenme masrafı aylık 2000 lirayı geçiyor”
Okul kantinlerindeki fiyat artışlarına da değinen Özbay, “Kantinlerde bir tost 70 lira oldu. Çocuk sadece tost ve ayran alsa bile günlük 100, aylık 2000 lirayı geçiyor. Çocuğun yalnızca beslenmesini karşılamak bile velilerin bütçesini zorluyor” ifadelerini kullandı.
“Asgari ücret eğitime yetmiyor”
Özbay, masrafların asgari ücretli ailelerin bütçesini aştığını belirterek, “Kayıt parası, servis, defter, kitap ve yardımcı kaynakları topladığınızda bir asgari ücretli maaşı yetmiyor. OECD verilerine göre Türkiye, hane halkının eğitime en çok para harcadığı ülke” dedi.
Son 5 yılda tablo ağırlaştı
Özbay, son yıllarda yaşanan değişime dikkat çekerek, “Devlet okullarında kayıt parası olağan hale geldi. Servis zorunlu, kırtasiye masrafı fahiş, özel okulların oranı yüzde 1’den yüzde 20’ye çıktı. Veliler çocuklarının okula başlamasına sevinmek yerine kara kara düşünür hale geldi” dedi.
Anayasa’da hak, gerçekte ayrıcalık
Eğitimin anayasal bir hak olduğuna işaret eden Özbay, “Anayasa’da zorunlu yazıyor ama her aşaması paralı hale gelmiş. Böyle bir eğitim hakkından söz edilemez. Bu tablo, çocukların okulu bırakmasına ya da çalışmak zorunda kalmasına yol açıyor” dedi.
“Sorun bütçe değil, siyasi tercih”
Türkiye’nin eğitim için gerekli kaynağa sahip olduğunu vurgulayan Özbay, “Türkiye G20 ülkesi. Bütçe var ama tercih farklı. Kamu kaynaklarını halka eşit dağıtmayı isteseniz, lüksten ve şatafattan vazgeçersiniz. Bugün yalnızca milletvekillerine, bakanlıklara sağlanan ayrıcalıklar eğitime aktarılsa sorunların çoğu çözülür” ifadelerini kullandı.
“Okullar şirket gibi yönetiliyor”
Eğitimdeki personel sorununa da değinen Özbay, “Bin öğrencilik okulda bir temizlik görevlisi var ya da hiç yok. Kadrolu, güvenceli personel yerine geçici çözümler üretiliyor. İktidar okulları da bir şirket yönetir gibi yönetiyor” dedi.
“Gelecek yıl daha da kötü olacak”
Ekonomik gidişatın eğitim üzerindeki etkisinin giderek artacağına dikkat çeken Özbay, “Bugün çok kötü diyoruz ama gelecek yıl daha da kötüsünü konuşacağız. Çünkü enflasyon ve kriz en çok eğitimi vuruyor” uyarısında bulundu.
