Türkiye Değişim Partisi Genel Başkan Mustafa Sarıgül parti genel merkezinde yaptığı haftalık basın değerlendirmesinde gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Türkiye’de yaşanan depreme değinerek sözlerine başlayan Sarıgül, bir yandan can kurtarmaya, bir yandan enkaz kaldırmaya, çalıştığımız günlerde, “devlet yoktu” “asker geç geldi” tartışmaları yapıldığını belirterek 11 ili, 14 milyon nüfusu etkileyen böylesine büyük bir depremde halkın şikâyetçi olmaması mümkün değildir.’ dedi
Sarıgül ‘ Türkiye Değişim Partisi olarak bu tartışma ve şikayetleri normal karşılıyoruz.
Böyle zamanlarda, vatandaşın acısı, öfkesi bir muhatap arıyor ve ister istemez devlete yöneliyor.
Ancak, depremi istismar edenlerle, içi yanan insanları, aynı kefeye koymuyoruz.
MİLLET, ORDUYU GÖRMEDEN DEVLETİ YANINDA GÖRMEZ
Türk milleti, Türk ordusunu görmeden devletin yanında olduğuna ikna olmaz. Her yer asker dolu olsa bile, kendi enkazının başında asker yoksa, benim vatandaşım “asker nerede?” der. Mehmetçiği yanında görmek ister.
Asker her yerde vardı diyerek bundan rahatsız olmak yanlıştır.
CUMHURBAŞKANINA, DEPREMİN BOYUTU TAM AKTARILMADI
Hükümeti eleştirmek devleti eleştirmek değildir.
Unutmayın ki, hükümetler şapka gibidir, devlet baş gibidir. Şapka değişir, baş yerinde durur.
Böylesine büyük afetlerde ve olaylarda bürokratların, olayın boyutlarını küçük göstermek, üstesinden geleceklerini söylemek gibi huyları vardır.
Bir bilgiye dayalı olarak değil ama gelişmelere bakarak, bu depremde de öyle olduğunu, Sayın Cumhurbaşkanına, ilk anda depremin boyutunun tam aktarılmadığını, bu nedenle geç kalındığını düşünüyorum.
BAŞARISIZ OLUNCA SORUMLULUKTAN KAÇAMAZLAR
Sorumluluk makamındakiler, depremin şiddetini, üst üste iki kez olmasını, kış şartlarını, ulaşım, enerji ve iletişim hatlarının zarar görmesini bahane ederek, “bu nedenle aksamalar oldu” diyorlar.
Saydıkları bu şartlar doğrudur ancak olabilecek afetleri, yaşanacak sorunları, önceden öngörmeleri ve tedbir almaları lazımdı.
Başarılı olunca nasıl ki kimseyle paylaşmıyorsalar, başarısız olunca da sorumluktan kaçamazlar.
DOĞAL AFETLER VE DEPREM BAKANLIĞI
Böylesi bir felaketi bir daha yaşamamak için ne yapılması lazım?
İlk iş olarak Doğal Afetler ve Deprem Bakanlığının kurulması lazım.
Biz bunu 2,5 yıldır söylüyoruz. Gölge bakanımızın adını bile açıkladık.
İKTİDARLAR “OLDUĞU KADAR, GERİSİ KADER” DİYEMEZ
Devleti yönetenler, afet sonrasında değil afetten önce vatandaşın yanında olmalıdır. İktidarın olabilecek sorunları, olabilecek afetleri, önceden öngörmesi, tedbir alması gerekir. Deprem iki şeyi ortaya çıkardı:
1.si yerelleşmemiz lazım, 2.si sivilleşmemiz lazım. Yani yerel yönetimleri güçlendirmeli, sivil toplum örgütlenmesini teşvik etmeliyiz.
İnşaatlarımızı depreme dayanıklı olacak şekilde projelendirmeli, projeye uygun yapmalı ve iyi denetlemeliyiz.
Dere yatakları ve fay hatları üzerinde yapılaşmaya asla müsaade etmemeliyiz.
İmar affı çıkarmayı yasaklamalı ve bunu anayasa güvencesi altına almalıyız.
Ovaları tarıma ayırmalı, dağlara, tepelere, tarıma uygun olmayan yerlere yerleşmeliyiz. Aksi takdirde hem 20 liraya bir bağ maydanoz yemeye hem de enkaz altında kalmaya devam ederiz.
HER İSTEYEN MÜTEAHHİTLİK YAPAMASIN
Avrupa’nın tamamında 25 bin müteahhit varken bizde 300 binden fazla var.
Deprem bölgesindeki illeri, ilçeleri, köyleri alt yapısıyla, devlet binalarıyla yeniden yapmamız gerekiyor. Bunun bir maliyeti olacak kaynak bulmak gerekecek.
YENİ VERGİLER KOYMAYI DÜŞÜNMEYİN
Ülkeyi yönetenleri buradan uyarıyorum:
Vergi alacaksanız yoksuldan değil, zenginden alın.
Hazine ve Maliye Bakanlığı geçen yıl 1. trilyon 100 milyar liralık vergiyi tahsil edememiş. Bunun yarısını bile toplasaydı, 550 milyar edecekti.
Toplamanız gereken vergileri, toplayın, yoksulun sofrasına el uzatmayın.
DEPREM FONU OLUŞTURUN
Bir deprem fonu oluşturun, ülke içinden gelen yardım paralarını, dışarıdan gelecek paraları bu fonda toplayın.
Deprem vergisi diye başlayan ve özel iletişim vergisi halini alan vergiyi bu fona aktarın.
Elinizdeki lüks araçları satın, parasını bu fona koyun.
Hazine yardımı alan partiler de aldıkları paranın en azından yarısını bu fona aktarsın.
Deprem için bulacağınız tüm kaynakları bu fonda toplayın ve şeffaf bir şekilde harcayın.
SURİYELİ NÜFUSU TEHDİTE DÖNMÜŞTÜR
Suriyeli nüfusu Türkiye için bir riskti deprem nedeniyle, o risk bir tehdite dönmüştür.
Deprem bölgesinde ve özellikle Hatay’da Suriyelilerin çoğunlukta olmasına izin vermememiz lazım.
BATI PARA YARDIMI YAPMASIN SURİYELİLERİ ALSIN
NATO, AB ve ABD Türkiye’ye yardım edeceklerini söylüyorlar.
Türkiye Değişim Partisi olarak biz diyoruz ki; “Siz bize para yardımı falan yapmayın. Ülkemizde bulunan Suriyelileri, nüfuslarınız oranında, aranızda paylaşın. Başka ihsan istemeyiz.”
İsveç ve Finlandiya’nın, NATO üyeliğinin artık bir an meselesi olduğuna dair açıklamalar yapılıyor. Suriyeliler meselesi çözülmeden buna asla izin verilmemelidir.
AB ile imzalanan “geri kabul anlaşması” iptal edilmelidir.
Yabancılara toprak satışı engellenmelidir.
Deprem bölgesindeki şehirler, depreme dayanıklı, ekonomik, sosyal ve kültürel cazibesi olan şehirler haline getirilerek, dışarıya göç engellenmelidir.
SEÇİM KONUSU MUALLAKTA KALMASIN
TBMM hangi tarihte yapılacaksa yapılsın karar vermeli ve bir an önce seçim kararı almalıdır. Bu konu muallakta olmaktan çıkmalıdır.
Seçimin zamanında yapılamaması, Türkiye’yi sıkıntıya sokar.
İTTİFAKLARI SARSACAK GELİŞMELER OLABİLİR
“Siyaset umulmadık olaylarla doludur” diye hep söyledik. Keşke olmasaydı ama depremin siyasi dengeleri ve gidişatı değiştireceği görülüyor. İttifakları bile sarsacak yeni gelişmeler olabilir.
Seçim takvimi belli olup, o takvimdeki tarihler ve süreler dolana kadar kazan kaynamaya devam eder. Siyasetin doğasında bu vardır.
Seçimler bittiğinde ülkeyi yönetecek kadronun içinde Türkiye Değişim Partisi olacaktır.