500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi, 16 Ekim 2025’te anlamlı bir sergiye ev sahipliği yapmaya başladı. “Dünden Bugüne Antakya: Yıkımın Kıyısında – Antakya’nın İzinde” başlıklı sergi, 18. İstanbul Bienali ile paralel olarak düzenlendi ve 30 Haziran 2026 tarihine kadar ziyaret edilebilecek.
Yıkımın Tanıklığından İyileşmenin İzine
Üç yıl önce yaşanan büyük depremin ardından sarsılan Antakya’nın hafızasını diri tutmak, unutmamak ve hatırlamak amacıyla hazırlanan sergi, “Hatırlamak, Sarsılmak, Duyumsamak ve İyileşmek” başlıkları altında dört aşamalı bir kurguyla ziyaretçileri karşılıyor. Sergi; toplumsal direnç, dayanışma ve yeniden inşa süreçlerini görünür kılarken, kaybın ardından filizlenen umudu da sanatın diliyle anlatıyor.
Serginin koordinatörlüğünü Rubi Asa ve Nisya İşman Allovi üstlendi. Yüksek Mimar Rubi Asa ve Liza Cemelfotoğraflarıyla, Piyanist ve besteci Renan Koen ses hafızası ve video enstalasyonlarıyla, Önem Çerçel ise grafik tasarımlarıyla projeye katkı sundu.
Açılışta konuşan 500. Yıl Vakfı Başkanı Silvyo Ovadya, “Bu sergi, unutmamak ve hatırlamak için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor” dedi. Rubi Asa, serginin açıldığı mekân olan eski mikvenin (arınma havuzu) “hem fiziksel hem de ruhsal bir arınma alanı” sunduğuna dikkat çekti. Nisya İşman Allovi ise müzenin Bienal paralel etkinliklerinde üçüncü kez yer alarak “Antakya gibi bir konuyu görünür kılmanın” önemini vurguladı.
Liza Cemel, gençlik yıllarını geçirdiği Antakya’ya deprem sonrası dönerek fotoğrafladığı yıkımın izlerini paylaştı. Renan Koen ise depremi yaşayan bireylerin ses kayıtları ve tanıklıklarından oluşturduğu ses enstalasyonunu tanıttı.
“Dünden Bugüne Antakya” yalnızca bir sergi değil; kaybın, dönüşümün ve hafızanın direncine adanmış bir bellek alanı. Antakya’nın yıkımın kıyısından doğan hikâyelerini, dayanışma ve yeniden doğuşun sembolü olarak sanatla birleştiriyor.
Daha fazla haber için gündem bölümünü ziyaret ediniz…
Farklı haberler için youtube, instagram, facebook, x sosyal medya hesaplarımızı takip ediniz…
